Haberler

AYM: Boşanma Davasında Alınan Gizlilik Kararını Mahkemenin Re’sen Kaldırması Özel Hayatın Gizliliği Hakkının İhlalidir

Anayasa Mahkemesi, Ö.İ. tarafından bireysel başvuru yoluyla önüne gelen konu hakkında; 19/01/2023 tarihli ve R.G. Tarih ve Sayı: 01/03/2023-32119 numaralı kararıyla boşanma davasında alınan gizlilik kararını mahkemenin re’sen kaldırması nedeniyle, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği yönünde karar vermiştir.

Başvurunun Konusu: Başvuru, boşanma davasında alınan gizlilik kararını mahkemenin re'sen kaldırması nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

Anayasa Mahkemesi’nin Değerlendirmesi: 

Başvurucu, boşanma davasında alınan gizlilik kararının Mahkemece re’sen kaldırılmasının cinsel hayatıyla ilgili olarak dosyada bulunan delillerin açık duruşmalarda sergilenmesine neden olacağından özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; somut olaya, mevzuat hükümlerine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına yönelik açıklamalara yer verildikten sonra inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

Başvuru, özel hayatın gizliliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

Anayasa Mahkemesinin benzer koşulları içeren B.K. (B. No: 2014/14189, 25/10/2017, §§ 46-54) kararında gizlilik talebinin kaldırılması yönündeki ara kararını ortadan kaldıracak ve ihlali derhâl giderecek nitelikte telafi imkânı sunan bir başvuru yolu bulunmadığından ve başvuru yolunun tüketilmesi koşulunun sağlandığı sonucuna ulaşıldığından somut başvuru açısından da bu yaklaşımdan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.

Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

Medeni usul yargılamasında aleniyet, duruşmaların ve esas hakkındaki kararın bildirilmesinin herkese açık olarak yürütülmesini ifade etmektedir. Yargılamaların aleni yapılması ilkesi adil yargılanma hakkı kapsamında korunmaktadır. Yargılamanın aleniliği ilkesinin amacı, adli mekanizmanın işleyişini kamu denetimine açarak yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfîliği önlemektir. Bu yönüyle anılan ilke, hukuk devletinin en önemli gerçekleştirme araçlarından birini oluşturur.

Bununla birlikte somut olayda olduğu gibi özel hayatın gizliliği hakkı bağlamında özellikle hassasiyet arz eden cinsel hayata ilişkin konularda yargı makamlarının gerekli tedbirleri alma ödevi bulunmaktadır. Bu doğrultuda derece mahkemelerince yargılamanın aleni yürütülmesindeki kamusal menfaat ile başvurucunun mahremiyetinin korunması menfaati arasında adil bir denge kurulmalı ve ulaşılan sonuç hakkında hüküm kurulurken ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmalıdır.

12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 28. maddesinin üçüncü fıkrasında tarafların gizlilik talebi hakkındaki kararın gerekçelerinin esas hakkındaki kararla birlikte açıklanacağı hükmü yer almaktadır. Ancak maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere bu düzenleme, gizliliğe karar verilmesi durumunda gizliliğin amacını yok edecek açıklamaların alenen yapılmasının önlenmesi için getirilmiştir. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere her türlü kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir.

Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı dikkate alınarak 6100 sayılı Kanun'un 28. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, tarafların gizlilik talebi hakkındaki kararın gerekçelerinin esas hakkındaki karar ile birlikte açıklanacağı düzenlemesinin bu konudaki ara kararlarının tamamen gerekçesiz olacağı şeklinde yorumlanması kabul edilemez. İlk derece mahkemesinin gizlilik talepleri hakkındaki ara kararını gizliliğin amacını yok edecek açıklamalardan kaçınarak ama mutlaka gerekçeli olarak vermesi gereklidir. Üstelik bu şekildeki ara kararlarının denetlenmesine yönelik etkili olağan kanun yolu bulunmadığı dikkate alındığında bu kararların gerekçeli olmasının önemi daha da artmaktadır. Zira tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini öğrenmelerinin sağlanması ancak gerekçe ile mümkündür.

Mahkeme 15/10/2019 tarihli ara kararında dosyanın mevcut durumunu göz önüne alarak gizlilik kararını kaldırmıştır. Mahkemenin anılan kararında başka hiçbir gerekçe bulunmamakta olup Mahkeme hangi somut nedenlere bağlı olarak gizlilik kararını kaldırdığını açıklamamıştır. Başka bir ifadeyle başvurucunun boşanma davasına ilişkin dosyada yer alan cinsel hayatıyla ilgili ifadelerin açık duruşmalarda verilmesinin başvurucunun özel hayatın gizliliği hakkını neden ihlal etmeyeceğinin gerekçesi ortaya konmamıştır. Bu bağlamda söz konusu kararların konuyla ilgili ve yeterli gerekçe içermediği kabul edilmelidir. Buna göre derece mahkemesi kararının bu yönde tatmin edici bir gerekçe içermediği dikkate alındığında yargılamanın aleni yürütülmesinde var olan kamusal menfaat ile başvurucunun mahremiyetinin korunması menfaati arasında adil dengeyi sağlayacak bir önlem alınmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Benzer Haberler