Haberler

Dava Dilekçesi Tebliğ Edilip Cevap Dilekçesi Sunulmasına İmkân Verilmeden Bilirkişi İncelemesi Yaptırılamayacağı ve Tüketici Sözleşmesindeki Haksız Şartların Geçersizliğine İlişkin Yargıtay İlamı

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6567 E., 2022/8531 K. Sayılı kararıyla, davalıya dava dilekçesi tebliğ edip cevap dilekçesi sunma imkânı tanınmadan dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmesi için dosya üzerinden karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiği, somut olaydaki tüketici sözleşmesinde yer alan haksız şartların kesin hükümsüz olduğu yönünde 07/11/2022 tarihinde karar vermiş olup bu karar Resmî Gazetede 18.01.2022 tarihinde yayınlanmıştır. Bahsi geçen Yargıtay kararının ilgili kısımları haberin devamındadır.

Dava, taraflar arasında imzalanan work and travel hizmet sözleşmesinden pandemi nedeniyle dönülmesi nedeniyle bakiye kalan ücretin iadesine dair verilen tüketici hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir. 

Yargıtay Kararı

1-Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilip cevap dilekçesi sunulmasına imkân verilmeden bilirkişiye başvurulup başvurulmayacağının incelenmesinde; 

Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz. 

Hukuki dinlenilme hakkı Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur. 

Bu hak ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir." şeklinde düzenlenmekle birlikte bu ifadeleri de kapsayan çok daha geniş bir anlama sahiptir. 

Kamu düzeni ile ilgili olan hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın davanın taraflarına usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde tarafların hukuki dinlenilme ve bu kapsamda adil yargılanma hakları ihlal edilmiş olacaktır. 

Somut olayda davacı davasını açtıktan sonra mahkemece 18/06/2021 tarihinde tensip tutanağı başlıklı tutanakla tensip yapılmış olup davalıya dava dilekçesi tebliğ edilip cevap dilekçesi sunma imkanı verilmeden 27.07.2021 tarihinde dosya bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi incelemesi yapılmıştır. 

Mahkemece, hukuki dinlenilme hakkının ihlaline neden olacak şekilde davalıya dava dilekçesi tebliğ edilip cevap dilekçesi sunma imkanı tanınmadan dosyanın bilirkişi incelemesine gönderilmesi için dosya üzerinden karar verilmesi usul ve yasaya aykın olup, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir. 

2-Davacı şirketin sözleşme gereğince davalının ödediği bedelden kesinti yapıp yapmayacağının incelenmesinde; 

Öncelikle taraflar arasında 12.05.2019 tarihinde akdedilen sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi gerekir. Söz konusu sözleşmenin davacı ile davalı arasında, yurt dışında eğitim ve çalışma imkanı sağlanması için hizmet verilmesi konusunda olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemi olduğu ve mücbir sebebe dayalı olarak sözleşmeden dönülüp dönülemeyeceği, pandeminin mücbir sebep sayılıp sayılamayacağı mahkemece gerekçede tartışılarak usule uygun karar verilmiştir. 

Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 5. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş olup, anılan kanun maddesinde; "Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dahil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlandır. Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlar dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez. Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmeyi düzenleyen, bir standart şartın münferiden müzakere edildiğini iddia ediyorsa bunu ispatla yükümlüdür" denilmiştir. 

Somut olayda mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.4. maddesinin haksız şart sayılmayacağının değerlendirildiği, ancak yukarıda yer alan yasal düzenlemeler ışığında sözleşmenin 7.4. maddesinde yer alan "Politik, jeopolitik veya tüm dünyayı etkileyen savaş, bulaşıcı ve/veya salgın hastalık gibi toplumu genel olarak etkileyen olağan üstü nedenlerden dolayı, ABD ve/veya Türkiye resmi makamlarının ülkelere giriş ve/veya çıkışları durdurması, programa katılıma engel teşkil edecek şekilde yavaşlatılması veya kısıtlanması ya da ABD resmi makamlarının programı veya ilgili vizeyi durdurması gibi sebeplerle katılımcının programa katılması imkansız hale gelmesi durumunda iadeler aşağıdaki şekilde yapılacaktır. 7.4.1 Kayıt sürecinde olan katılımcıya masraflar için yapılan 150 USD kesintiden sonra geri kalan bakiye Aralık 2020 sonuna kadar iade edilecektir. 7.4.2 İşe yerleştirme sürecinde olan katılımcıya masraflar için yapılan 750 USD kesintiden sonra geri kalan bakiye Aralık 2020 Sonuna kadar iade edilecektir. 7.4.3 Vize başvurusu sonrası sürecinde olan katılımcıya, masraflar için yapılan 1.000 USD kesintiden sonra geri kalan bakiye Aralık 2020 sonuna kadar iade edilecektir." şeklindeki düzenlemenin tüketici ile müzakere edilmeden ve tüketici aleyhine dengesizliğe neden olacak nitelikte olduğu ve yasada tanımı yapılan haksız şart olduğu anlaşılmaktadır. 

O halde mahkemece, sözleşmenin 7.4. maddesinin haksız şart niteliğinde olduğu gözetilerek mücbir sebep nedeniyle sözleşmenin ifa edilemediği ve davacının davalı adına yaptığı ve ispat edebildiği zaruri giderleri talep edebileceği dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı'nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir. 

SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. Bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 07.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Benzer Haberler